21 Ağustos 2017 Pazartesi

Temenni

Acaba insan evladı olarak ne zaman seçtiklerimiz öze varacak. Ne zaman bütün yaşadıklarımızı kendimiz için, seçimlerimizi canımız istediğinden yapacağız? Öyle bir düşünsel devir gelir mi başımıza? Velhasıl bir gök taşı çarpmadan dünyaya ya da bir doğa afeti olmadan ,insanlarda ki şuur bir anda önlemez aydınlığa doğru yol almaya başlar mı ? Bir düşünsek ya salt insanın kendi olduğu gibi, o an semptomları ne ise ona göre davrandığını. Bir anda evde otururken çantasını alıp canı çalışmak istediği için işe gittiğini veyahut markete gitmişken çat diye seyahate çıktığını. Birini görüp doğruca ona gittiğini. Kimseyle alakalı egoları, faşizanlıkları olmadığı için kimseyle kavga etmediğini. Savaş çıkamadığını düşün, topluca öfkelenemediklerini insanların . Örgütleşmenin insanların aklından geçmediğini, dünyanın tahayyülünde bunun olmadığını. Yani doğaya saygı duymak için aktif bir kalabalık ile çaba sarfetmeden duyduğunu düşün. Bununla ilgili milyonlarca ihtimalin bulunduğu liste yaparız bu köle halimiz ile.

O zaman insanlar kemik boyuna etin gramına göre sevmez birbirlerini mesela. Sözüne bakmaz , gözüne bakar karşısındakinin. Elinden tuttuğunda enerjiler akar birbirlerine. Et barajına düşmez kalp atışları. O zamanlar sevmek bir mezbahavari alış verişten çıkar ; ekin olur, toprak olur, deniz olur, bir bakarsın ummadığın doyumlar yaşarsın. Uyanmana istek, yatmaya hevesin olur. Geçim sıkıntın diye bir şey de kalmaz.  Geçim bir sıkıntı değil bir sirkülasyon olur. Sevmek domino taşları gibi birbiri sıra devirir huzursuzlukları. Ortaya saçılır hazlar yan yatmış "amaaan" dercesine.Öyle ki benim örneklerim buralara vesile olmaz. İhtimaller değil yaşananlar olur adıyla sanıyla!

İnsanı öldüren virüslerde pek türeyemez. Hastalıklar, vebalar diye kelimeler olmaz lugatımızda .Sağlığı kimyasalda aramayız o halde, toprak ,doğa verir bize istisnai sağlıksızlık durumlarında  . "Yeni bir telefon çıkmış"bizim teknoloji tanımımız olmaz. Teknolojiyi satın almasız yaşam üzerine kurarız , ön kamerası da var cümleleri yerine.

Bilim alıp başını gider bizler de içinde kırlarda koşan çocuklar oluruz. Bugünün adamı değil çağlar sonrasını tahayyül etmek ile geçer zamanlarımız. Geçmişi tanır, evveliyatı salt gerçeklikle sorgular sadece canlı varlığına odaklanırız. Tarihin sunulan değil, bilinen olduğu bir devir yaşarız.İnsan dışındakileri araç olarak görmeyiz belki o zaman. Onlarla bir başka ilişkimiz olur. Mesela benim panda dostum olur, o bir fil ile tatile çıkar. Biri çiçekle buluşmaya gider. Biri ağaca sarılmak ister.

İnsan yetilerini tam donanımıyla kullandı mı, benim bu yazdıklarım laf-ı güzaf olur. Zaten ben de yazmam. O sıralar yaşar olurum...