28 Temmuz 2017 Cuma

Mı ?

Yorulan ben miyim , tanımadığım biri mi ?
Sevincim nerede, doğduğum evde mi ?
Ev dediğin dört duvar mı , dört sevgi mi?
Sevgisizlikten hastalandık, çaresi vitaminler mi?
Kuruyan yapraklar mı ,yoksa kalbin mi?
Durduğun mu kabahat ,gittiğim mi ?
Eriyen buzullar mı , insanlık mı ?
Merhamet toprakta diye  insan altında mı?
Ağacın dalını kesen kendi dostuna kıymadı mı?
Dereler kurudu da eş dost çağladı mı?
Sevenin kuraklığı belgesele fotoğraf mı?
Bulutların üstüne çıkmak mı hayal , orada telefona bakmak mı?
Fotoğrafı çeken ben miyim yoksa makinalar mı ?
Dert keder mi yoksa ahbaplık mı?
Meşk ederdi eskiden, şimdi paspallık mı?
İyi niyet erdem mi ,yoksa şapşallık mı?
Bu şapsal ben miyim yoksa bürokrat mı ?
Halk mı yaşamı sürdüren yoksa maaşlar mı ?
Para mı elin kiri, yoksa masturbasyonlar mı?
Korktuğum kalbin durması mı , atması mı?
Yaşamak güzel derken tek yaptığın uyumak mı?
Dilekler gökyüzünde mi yastık altında mı?
Sevgini verirsen sağa sola sende de kalır mı?
Hatırın sadece senin yalnızlığına mı?
Satırlar altını çizerken mi güzel ,yoksa anladığında mı?
Rivayet sana esinti mi, yoksa yoldaş mı?
Kapının anahtarı cebindeyken  aradın mı?
Yorgunluğun koşmaktan mı oturmaktan mı?
Sızlanmaların sağlıksızlık mı yoksa propaganda mı?
Aşkın küçük bir kağıt mı yoksa tabela mı ?
Bir marka mıydı merak ettiğin , işporta mı?
Saçın telleri uçuşurken gözlerin kapadın mı?
Eylemlerin  kara kalem mi yoksa kalabalık mı?
Yüzündeki çizgiler sana kalan mı yoksa karavanaların mı?
Yaşın yaşadığın mı, yoksa geçmiş zaman mı?
Sen Nuh'a mı gönül verdin hayvanlarına mı?

23 Temmuz 2017 Pazar

İstek

Bazı zamanlar boş boş uzaklara bakasım gelir. Ama öylesine,boş... Hiç bir mevzuyu hiç bir kimseyi düşünmeden ; hoş gerçi düşünemiyorum da zaten. Bir şeyi düşünebilecek kadar bilgiye hakim hissetmiyorum kendimi ya da  birini düşünebilecek kadar tutkulu.  Halimin yalınlığında durmak istiyorum ne bir eksik ne bir fazla. Bu bir " hayat beni hissizleştirdi " veyahut " umudum kalmadı " tavrı değil. Sadece olağanca halimle durmak istiyorum. 
Geleceğe dair hayal kurmak istemiyorum mesela, Geleceği geldiği o an yaşamak istiyorum. Türlü türlü hayaller kurup ,olanı kendi tahminimce ziyan etmek istemiyorum. Zamanın ihtimalleri benim fakir zihnimden çok daha fazla iken , ben benim insan fakirliğimde  şimdinin, bana kalanın keyfini sürmek istiyorum. Bu zaman fakiri halimizde  ise benim içimde ki anlık insan zenginliğini  yasamak istiyorum. Hiç bir şey düşünmeyerek...
 Benim olanı yaşamak istiyorum. Ve benim olanı durarak yaşamak istiyorum. Durmak. İnsanların koşar adım gittiği, yemek tüketmekle doymanın , para tüketmek ile zenginliğin , insan tüketmekle yaşamanın farkını anlayamadığı yerde  durup bütün bunları düşünmemek istiyorum. Örtülmüş koltukların kadifesine varmak istiyorum.
 Olmuş olan güzellikleri  de düşünmek istemiyorum. Zaten olmuş gitmiş. Epi topu yastık altı mutluluklar , öldükten sonra eşe dosta anlık miraslar bırakmak gibi . Kulağa hoş gelse de, ben başkaları seneler sonra gülümsesin diye o ağırlıkla uyuyamam. Başım havada kalır ,yorgun olurum. Hep bir hayali arkadaşla yola devam etmek gibi anılarla devam etmek. Her anı'ya bir an vererek bu an'ı da anı haline getirip anılarla dolu zamansız biri olmak istemiyorum ben. Bir sohbet konusu benim yaşamsal hazlarıma ket vuramaz.
 Bu yüzden ne geleceği ne de geçmişi düşünmek istemiyorum. Ben düşüncesiz boşlukta zamana düşmek istiyorum. Bir çelmeye takılıp yüz üstü kapaklanmaya giderken ki saniyelik reaksiyonlara dahil olmak istiyorum. Sonraki ağlamalarla veyahut öncesindeki  tedbirleri sevmiyorum . Ben en düşüncesiz anımda ki insan derinliğimi merak ediyorum. Koşullanmış iyilikleri , pazarlamacı sevgileri değil, en umarsız oluşlarda ki insanımı merak ediyorum. 
Bu sebeptendir ki ; bazı zamanlar öyle boş boş uzaklara bakasım gelir. Boşlukta kaybolasım. Bu kadar laf ola kendini bulmuşluğun arasında kaybolanı aramayasım gelir.