22 Kasım 2018 Perşembe

Dert ve Adam


Ansızın kapısını çalan derde, onca zaman konuştuğu kelimeleri nereye koyduğunu bulamadan sustu. Ne kapıyı kapadı, ne de derman oldu. Öyle bakakaldılar birbirlerine dert ve adam. 

Gözü bir yerden ısırıyor adamın, amma velakin  çıkartamıyor boğazındaki düğümü. Kapı da açık ya, estikçe dışarının derdi, iyice kaşınıyor adamın boğazı. Malum ev hali yakalanmış derde. Üstü başı salaş... 

Dert de demiyor ki " Bana bir eğlence medet ", safi baktırıyor kendi sıkılmışlığıyla. O da kendinden bıkmış belli. Ama varmıyor dili demeye. Derse, deva olunur kendini yitirir diye korkuyor dert herhal.

Adam kısıyor gözünü, kaşıyor başını; yok. Elleri terliyor adamın. Sanki bir an kısmak yerine tamamıyla kapasa gözünü, çarpacak kapıyı! Dönecek sağına önüne gelen ilk eşyayı fırlatacak bir yere, tortu kaplamış boğazıyla haykıracak sövdüğünü, biraz göğsü yanacak, kalbinin ritmi şaşacak ama anlık da olsa bir nefes verişiyle koyacaktı, bütün unutkanlığına karşı tavrını!

Oysa üstüne kontrbas sesinin ağırlığı çökmüş gibi bakıyordu kapıya. ;Bir ses etse cızırdayacak diye korkuyordu belki. Cızırtı esnasında daha bir yabancılaşacak kendine. Daha bir hatırlayamayacak belleğini. Daha bir unutacak bildiğini. An, iki sakinlikten, bir kaybedişe doğru gidecek diye ikisi de hamle yapmadan duruyorlardı birbirlerine karşı. 

Adamın pasif gayreti, bitkisel hayattaki bir insanı andırıyordu. Sonuna nasıl geldiğini bilmeden, etkiyemeden bir şeye, azar azar ölümünü beklemek gibiydi unuttukları...

Bir nefese bakardı halbuki, ama adam dünyanın en durağan hırpalanmasını yaşatıyordu kendine. Hunhar, füturu bir kenara bırakmış, eski bir yankesici gibi...Gözünün önünden mal varlığının araklanmasını izleyen bir yankesici gibi bakıyordu derde...

Ne kadar kaybedebileceğini mi tartmak istemişti adam? Yok, bu eylemsiz kalma hali seçimi değildi ki adamın. Beyninde hatırlayamadığı kelimelerin karmaşasının yanı sıra türlü senaryolar varken, türlü feveranlar koparıp egosunu tatmin edecek iken yenilse dahi,  bir hışımla hiç edecek iken derdi neden gürültü yapmaktan çekindiğini hatırladı adam; 
       İçeride uyuyanı vardı. Onu da uykusundan etmemek, huzurunu kaçırmamak için sustu adam derde uzun uzun...Dert gidene dek ne ağzını açtı ne de gözünü yumdu adam kapı eşiğinde...

.
.