18 Haziran 2014 Çarşamba

Bir çantadır ilişkinin yükü; bir fermuar açımıyla terkedersin sevdiğini...
Getirirken, açarken, eşyalarını çıkartırken kırk kere düşündüğün o narin çantanı
Bir hamleyle hunharca sağa sola çarparak toplarsın sevişmelerinin bütün somut şahitlerini, yalancı anılarını.
Kurtulmak hissiyatıyla ama sırtlanarak gidersin bütün yaşanmışlıklarını.
Adı "ayrılık" olur sadece; özü bel ağrısı...
Bütün güzel duyguların içine etme halinin cilalanmışlığından ötürüdür  "ayrılık" kelimesi...

17 Haziran 2014 Salı

Ne güzel bizimdi eski akşamüstleri, o vakitler hatırın kırık degildi. 
Ne güzeldi elleri, rüzgar bu denli sert değildi, esintiydi.
Burnum akmazdı o zamanlar; en fazla gözlerim yorulurdu, kaşlarımı çatardım o da güneşten . Yerimi bile değiştirmezdim. Severdim yaşanmışlığını yüzümdeki çizginin.
Ne güzeldi yumuşak hali, gün kolay bırakırdı geceye yerini. 
Acısız olurdu. 
Söyleyince korkunç gelse de doğum sancısı gibi değil, ölüm huzuru gibiydi akşamüstleri. 
Trajik değildi, sanki ölsen gam yemezsin ya hani, o türlüydü...
Akşamüstleri.
Fazla hoşgörülüydü akşamüstleri, bütün yorgunluğu koşulsuz alırdı yaşam siyasetinin. 
Karnım ağrımazdı hiç akşamüstleri, bedenin bile izin verirdi kendi sıkıntılarına.
Teneffüstü akşamüstü; hem güne,  hem yaşama, hem sana, hem bana. 
İyiydi... 
Gitmeyeydi, iyiydi.

30.07.11

Gitmeyi özledim!
Gidebilmeyi özledim! 
Ha deyince böyle...
Tası tarağı toplama misali...
Kalmak çok kirletiyor etrafı,
Her taraf tozlanıyor;
Umutların bile. 
Sonra her gün silmen gerekiyor,
Tozunu alman gerekiyor düşüncelerinin.
Yoksa gündelikçi bir abla çöpe atıyor "Ben ne bileyim ortada bırakmasaydın" diyerek.
Yürüsek ya;
Sırt çantası olsa tek derdimiz, güneşten parlasak.
Koca bir uğraşı arkada bırakabilsek.
Yeşile dalsak maviye çıksa  gülümsemelerimiz,
Geceye dönse meraklarımız...
Yaşasak ya, yazmak yerine...

AF

Seni sevemediğim günler için affet sevgilim.
Kendimi yarına varmayacak telaşlar için yormuşum.  
Bir kaşık suda ölünebileceğini unutuyor insan bazen. 
Yaşamını ona ait olmayan şeyler için heba ediyor.

Seni öpmediğim günler için de affet beni...
Muhakkak ağzım başkalarının oyunlarına alet olmuştur da
ben isyan ediyorumdur; bütün yaşama yasaklarına...

Bazı zamanlar sana sarılıp uyumadığım da doğru, 
O sıra bilincim tacizdeydi karnıma doğru
Korkutuyordu tenin bağımlılığı,
Ve ben sana dokunurken sana göre en cesur bana göre en korkak oluyordum.
Uyuyunca geçiyordu...

Sana gülümsemediğim zamanlar oldu ki;
Bu en büyük yavşaklığıydı kendimin kendime.
Oysa sen yokken hep gülümsedim sana...
Daha ömürlüktü...
Olur ya sen de gülümserdin bana 
Ve sonrası inanılması güç bir hal alırdı ,
Gecekondulara rağmen inanamazdım böyle birşeye.

Seni yaşamayı bir ülkenin gündelik telaşları için heba edip kendi minik adamda seninle bir hayat kuramadığım için ben kendimi affettim.
Sen de affet sevgilim...

16 Haziran 2014 Pazartesi

Pazartesi

Sakin bir gündü
Sessizdi insanlar
Gökyüzü renksizdi.
Yorgundu hengameler, trafik bile.
Pazartesi, aksine yansımıştı haftaya
Gün; sadece ağardı.
Binalarla birdi gökyüzü
Karıncaydı insanlar, egoları yoktu.
Kurumuştu sanki kargaşa nehri    
Denize dökülememişliğin verdiği kasvetle.