Bir desen değil, eksiği var desen yok.
Sıfırın üstünde adeta bir ip cambazı gibi yürüyorum.
Maharetim izlenmeye değer.
Gözün takılsa devamı gelir, bi dikkatini çeksem birin
İkisi de olur üçü de
Ama dikkat çekmek de istemiyor içim.
Sıfırla olan bağım ne henüz bilmiyorum.
İçimin bildiğini anlayabilene kadar cambazlığa devam...
Güzel oyunlar oynarım kendime
Bazen geçerim karşıya seyrederim eşin dostun gördüğünü
Bazen düşerim içime gözüm görmez olur sevdiğimi
Varımı yoğumu bi hayale yüklemişim
Alaaddin'in uçan halısı bile taşıyamaz benim varımı.
Yoğumu da ben...
Halden hale geçerim, insanlar burcum sanar
Yorulur bazen düşerim dizim kanar
Alırım dersimi, iki üç güne geçer
Ben seyrimi bozmam sıfırın oralarda...
Bir olmaktan çekinirim her hal
Eksilmekten de korkarım içten içe,
Kimseye söylemediğim saatlerim var
eksilmekten korkarak geçen...
Kalkıp otururum kendi başucuma
Kendimi sakinleştiririm...
Bilirim ki; korkmak davet etmek,
Korkmak sarılmak tekrara.
Aynı yoktur zamanda, bunu da bilirim
Ama bildiğimin bildiği yok.
Dedemin lafları güzeldir lakin dedemin zamanında.
Bu zaman ile dedemin zamanı dövüşür zihnimde
Mindere düşen ben olurum sabaha kadar...
Bir cambaz gibi kalkarım sabah yataktan
Seyrime başlarım sıfırın oralarda bir yerde
Kimse bilmez diyemem, görünür varlıklarız nihayetinde.
Görünmekten de korkmuyorum pek, ne ipin altında ne de ipin üstünde...