30 Eylül 2018 Pazar

Yazar Komşu.

Senelerce en iyi arkadaşlarının kitap olduğunu söyleyen insanların onca yazılarını okudum. Kalabalık halimle hak verdim onlara adeta karşı komşummuş gibi hak verdim. Benim evin tütmesi kesilmeyen çayı ile hak verdim ,ağzımda bir un kurabiyesi. Yazılarında masif ağaçtan kütüphanelerini gördüm salonlarını işgal eden , ama her akşam evimi dolduran insanlarla. Mutfaklarında küçük bir tavaları vardı , ben bütün evimi kaplayan yemek kokuları içinde pek önemsemedim küçük tavayı. Bazı zamanlar uzun uzun duvara bakarken farkettim onları... 


Nereye, neye bakıyorlardı böyle zaman tüketircesine? Oysa ben kafamı çevirsem insan. 


Öyle ki onlar sabahın köründe güneşi uyandırıyordu yalnız halleriyle, bense evdeki insanlar uyutmuyor diye söyleniyordum . Bazı bazı bir yumruk yemiş bir ahmak gibi geçiyordu günüm. Ne uykumdan anlıyordum, ne uyanıklığımdan. 


Uyanıkları çok iyi tanırdım halbuki. Hayatım uyanıkların, seni beni uyur zannetmesine gülümsemekle geçti. Çok yakışıklıydı bu tanışıklığa sahip olmak . Öyle ki her cümlemde sanki ince tarağıyla saçlarını arkaya tarayan, diğer eliyle de değmese bile düşmemesini tembih eden Yeşilçam artistliğine bürünürdü gözlerim. Benden kaçmazdı hiç bir şey. Kim ne yapar, neye çöker görürdüm uzaktan uzağa ; kendim hariç.


Kendim kaçmış gözümden bu kalabalıkta. Aslansız He-man gibi Akdeniz 'in yakıcı güneşinin altında bağırmışım gölgelerin gücü adına.


Yanlışı , yapanları çok iyi bilirdim. Neler yapmamam gerektiğini, adabı çok iyi bilirdim. Ama kanım da akmazdı hani, cesurdum sokaklarda.İnsan yapmaması gereken şeyleri bildiğini düşündüğünde, yaptığı şeylerde  gözü daha gece gibi oluyor. O kitaplara sarılan yazarlar biraz çekingen gelirdi bana. Kaçak değil de utangaç. Ben onları kendimce, bildiğimle kucaklar kollardım. Hani onlar bilmezdi sanki dışarıyı, ben edebiyata olan saygımı yan komşumun hiç bir şey yapmadan onu koruyan neferi ilan ederek koruyordum.


Benim için yaşam dalgalı denizlerde sörf yapmak gibiydi, onlar ise göl durağanlığıyla yaşıyorlardı. Hani rock n roll , hani arabesk... Ben onlara merhamet duyuyordum, yersiz zannımca. Sandığım şeyler öyle unutturmuş ki beni kendime , ben cepteki kısır merhametimi eşe dosta hatta tanımadığım komşulara dağıtmışım ,velev böyle kurumuş merhametim. Ben kalmışım elin öfkesinde. El de bana merhamet duymuş olacak ki, bana bırakıp gitmiş öfkesini. 

Komşu olan yazarların sessizliğinde gördüm bütün gürültümün aidiyetsizliğini. O yazarların haklı sakinliği , benim haksız kalabalığım... Bir komşuda gördüm ; bana  delikanlılık olan tabirleri olanın, ona  bu içi  geçmiş dünyanın hataları olduğunu,  ben komşuya nasıl anlatsam diye düşünürken onun beni yazarak tembihlediğini...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder