30 Mayıs 2023 Salı

Hayatın bir boğumunda gibiyim. Gün aydınlanmadan evvel siyahın üstüne umut eken alacalar gibi. Resmi güzel, umudu da var; lakin gel de sürecini bana sor. 

Gördüğüm yer geniş ama olduğum yer dar, tıpkı bir kum saatinin peşi sıra giden kumlarının üst üste bindiği yeri gibi. 

Koca bir ormanım varken, bir nefeslik saksıya muhtaç kalmış gibi hissediyorum. Kim geldi çöktü benim ormanıma, kim yol geçirdi ortasından, kim soktu bu iş makinalarını benim börtü böceğimin içine? 




Ben. 



Hayattaki şikayetlerimin muhattabının başkası ama derdimin sebebinin ben olduğunu farkettiğimden beri, aslolanın peşinde seyretmeye çalışıyorum. Şikayet, pastanın üzerindeki krema gibi. Fakat insanlar şikayetlerini bir kale gibi görüyor ve koruyor. Kale bile kremasıdır  bir krallığın fakat oraya girmiyorum. 

Herhangi bir şikayete sığındığın zaman derdine varmak uzun süre alıyor. Şikayet bir ot gibi; budadıkça başka kollardan türüyor. Sense bir Don Kişot gibi havaya kılıç sallıyorsun bir şeyler iyi olsun diye. 

Akabinde ömrün geçiyor, yaş alıyorsun, hevesin gidiyor fakat otlar türemeye devam ediyor. 

Sen de bir köşe de kendine yükleniyor da yükleniyorsun ekmediğin otu biçemediğin için. 

Ah be gözüm, mesele toprak... 

Mesele, senin sandığın için dışarıdan bakmadığın toprak... 

Velhasıl ben şikayet etmeyi iyi bilirim. Ömrümün uzun bir bölümünü buna harcadım. Hayırsız bir evlat gibi şikayet. Safi yorgunluk. 

Şimdilerde susturdum şikayetlerimi, hayattaki derdimin peşine gidiyorum. 

Bu, dile kolay da ömüre biraz meşakkatli. 

Dışarıdan görünmez. Yüreği su götürmez bir hal. 

Derdimi dinlemek, hakikatımın peşinden gitmek gibi bir yola koyuldum. 

Don Kişot'u severim o ayrı. Hakkı var. Hakkını teslim ederim genelde, adalet duygum on ortaklı miras kalan bir arsa gibi. 

Şimdi tıpkı o siyahların içindeki alacalar gibi derdime bakıyorum. O derdin kıymeti var. O derdin kimsesi yok, olmasına da gerek duymuyor. Benim kimselerim var. Derdime ortak aramaya lüzum yok. 

Şimdi bu ömür denen rayda, iki varlığız artık. 
Ben ve Derdim. 

Derdim benim dostum, düşmanım, sırdaşım. Her ne ararsan. Belli belirsiz dinleniyoruz yan yana, bazı zamanlar da savaşıyoruz yan yana, bazı bazı da geçiyor karşı tarafıma Allah ne verdiyse giriyoruz birbirimize. Kavga ettiklerimiz bile şaşırıyor kendimize ettiğimize... Ben şaşırmıyorum. 

Ben karşımda böyle bir şey görsem şaşırmam artık. Tanıştır bana kendiyle haşır neşir insan.

Bu derdimle nereye varırız bilmiyorum. Ama yoldayız. Derdime güveniyorum. 

Ömrüm vefa eder de gider ayak bu yeryüzüne bir şey düşürürsem ne ala.
Dünyaya bir şey bırakacak kadar hakim görmüyorum kendimi buralara. Dünya isterse alır, sen bırakmasan dahi. Ben de bırakmak istemiyorum o yüzden, düşerse kendi bilir. 

Bir gün gidecek olmamı bilmek, kendi içimin heyecanlarıyla uğraşmak, ölüme değil de kendime doğru yol almak tamamdır benim için. 










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder