İnsanlara bakıyorum. “Duyarlı, bilinçli" insanlara
bakıyorum. Bir süre onları dinliyorum.
Başkalarından bahsediyorlar. Başka
insanların yürekli olduğundan, başka insanların yaptıklarından, başka insanların
sözlerinden. Öyle ki kendi sözleri kalmamış. Başkalaşmışlar.
Başka insanlar gibi de değiller, başka
insanları betonlaştırmışlar, kendilerini de o insanın yerine koymuşlar oturdukları
yerden.
Oturdukları yerden şair olmuşlar, yazar olmuşlar, düşünür
olmuşlar, taşınmaz olmuşlar.
Bazıları oturduğu yerden ülke yönetir olmuş, bazıları
oturduğu yerden işkence görmüş…
Kendi oturduğu yetmezmiş gibi yapanı da resimleştirmiş ya da
kendince birşeyleştirmiş onu da yanına
oturtmuş. Ona sorsan alan razı satan razı! Ama putlaştırdığı adama sorsan belki
beşik kertmesi, coğrafi birliktelik.
Sevdik biz bu başkasının eylemini giyinmeyi.
İnsanlar senin sözüm ona düşündüğün ama yapmadığın eylemleri
yaptığı vakit, faturalarını bir bir bedeniyle, zihniyle çekerken sen burada ona kadeh kaldırır oldun
adamın içemediği rakıyla! Sen burada onun fikirlerini anlatarak kaç kadınla
/adamla yattın kim bilir, kaç tene uyandın, kaç nefes yaşadın. O elleri, soluk nefesi ve zihninde tacize uğramamış bir kadın/adam bulabildiyse hatırladığı
kadarıyla yetiniyordu. Sen burada etin lezzetsizliğinden yakındın, o
ise damak tadından bir haber.
İnsan kardeşim o ! İnsan!
Korkuyor tabi ki, titriyor bazen. Kim bilir belki altına
sıçtığı da oluyor. İnsan nihayetinde! Keza
insan diye zaten oralarda makineleşmişlerin ellerinde.
Yok yok! Ben sana insan değilsin demiyorum.
Hepimiz bir zamanlar çocuktuk, insandık.
Kalbimiz attığı zaman bir oyuna, gider oynardık.
Arkadaşların oyunundan keyif aldığımız olmazdı. Biz deneyimler biz o hazzı
yaşardık. Bazen hep beraber bazen hayal dünyamızda tek başımıza kurduğumuz
oyunlarda harekete geçerdik. Annen sana seslense dahi yemek vakti için;
yalvarırdın “Anne bir beş dakkaaa yaaaaa” diye.
Sonra ben niye mutsuzum!
Çünkü sen misin??
Gerçekten aslın mı bu?
Oturan sende ki çocuk mu ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder