21 Mart 2015 Cumartesi

Belki

Belki dünya üzerinde sana dair bir yer vardır. Belki bırak dünyayı, çok yakınlarında bile bir yer vardır  içinde bütün ait olmadığın şeyleri unutacağın. Belki bir adım atsan diğer adım var gücüyle seni bir yerlere itecek. Belki hava durumu için telefonuna bakmak yerine, dışarı çıkıp gökyüzüne baksan  havan değişecek. Bulunduğun adres değişecek, minik bir hava alacaksın herhangi bir memleketten. Hiç görmediğin bir yeşile gideceksin. Bilmediğin ağaç türlerinin altında dinleneceksin. Çizgi filmlerde gördüğün tepelere benzeteceksin oraları. Hayal dünyana arkadaş edineceksin. Çantandan yolluk bir şeyler çıkartacak, el emeğinin güzelim lezzetini tadacaksın. Bir rüzgar yüzünü okşayacak, sen de doğayı hissedeceksin. Kapayacaksın gözlerini diğer canları duyacaksın. Sakin sakin yaşayacaksın. 
 Ya da  atmosferde hızlıca dönen bir bulut göreceksin,  bulutların şekillerine gülümseyeceksin. Çocukken bulutlarda gördüğün dünyalar çalınacak aklına. Bu sefer adres değil, zaman değiştireceksin. Çocukluğundaki bir arkadaşını hatırlayacaksın, onunla neler yaptığın aklına düşecek. İlk aldığın 9 katlı Kames top gelecek gözünün önüne. Evin arka bahçesine karanlıkta girdiğin için kalbin hızlı atacak. Çıkarken mahalleden arkadaşlarına renk vermemek için kahraman gibi çıkacaksın. Gözün o kıza takılacak, bir bakacaksın o da sana bakıyor. Sonra o kızın telaşına düşeceksin. Saçlar taranmaya başlanacak. Annen hallerine anlam veremeyecek.  Arkadaşlarının cinsleriyle tanışacaksın. Kıskanmalar olacak, belki kavgalar. Ama herşeyin en temizini yaşayacaksın. Sonra akşam yemekte hep aklına gelecek o kız. Erken yatacaksın bir an önce sabah olsun diye, ailen şaşıracak senin yatağı boylamana. Sen güzel güzel hayaller kuracaksın. Gün geçtikçe içten içe büyüteceksin duygularını. O yaşında dünyanın bütün imkansızlıklara göğüs gerebilecek  cesareti bulabileceksin kendinde. An gelecek artık dayanamayıp onu sevdiğini söyleyeceksin. O andan hatırında kalan sadece iki göz olacak bir de titreyen göğüs kafesin. Bakacaksın... Bakacaksın. O birşey söylemeyecek. Yanından  kendi evine doğru bilmediği bir şeyi yaşamanın verdiği rehavetle koşacak, sen kalakalacaksın. Bakacaksın öyle... Ertesi gün sana o da sana bakacak öyle... O zaman kelimeleri çöpe atacaksın. Dokunacaksın, titreyeceksin. Gün gelecek öpüceksin onu. Bu böyle mi oluyormuş diyeceksin. Hiç tatmadığın bir dokuyu , hiç bilmediğin bir enerjiyle yaşayacaksın. Garip gelecek. Ama yine isteyeceksin. Sonra "Yalan Rüzgarı" adlı dizinin etkisiyle öpüşünce hamile kalındığını zannedeceksin. Sonra Pool'a Magnum'a bakacaksın pembe dizilerin taarruzu altında. Onu birine sorduğunda onlar sana gülecek. Sonra yaşamına dair ettiğin her telaşta "hayat" sana gülecek . Ama bilmeyeceksin. Ayrılıklarını hatırlamayacaksın. Geçmiş gündür, tatlı gelecek. Sen de bütün heyecanlarına gülümseyeceksin. 

Bir adım dışarı çıkıp hava alsan belki...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder