27 Ağustos 2016 Cumartesi

Güzelliğin.

Hiçbir mercek veyahut hiçbir cam seni beni gördüğüm kadar güzel gösteremiyor. Bildikleri yok onların. İnsan eliyle anlatabilecek bir güzelliğin olsa herhangi bir çağ üretimine bırakmaz ben çizerdim seni... Bilirim ki renkleri kağıda bulayınca da sen olmayacaksın. O kağıtta gördüğümde seni hatırım kırılır, bilir ki onun oralarda tasvirin başka. Bir ihtimal bir yel güzelliğinde yoldaş olur bana ya da bir yağmur belki. Yağar, ister ahmak ıslatır cinsten -ki ahmağım ben bu güzelliğe karşı - ister sular seller gibi yağar bana. Sırılsıklamlığı ondandır aşkın  yoksa kuru kuruyadır aşk. Gökten gelmedi mi, ummadığın anda vurmadı mı olmaz.
Ötesi berisi yok, bilimle yansıtılmaz güzelliğin. Dünyada ki hiç bir güzellik gibi seni de fotoğraflardan görüp sevemem ben. Mümkün değil bu! Türlü halini kısırlaştıramam. 
Aklım sessiz kaldı mı anlatır seni de, kelimelere dökünce beceremez. Kelimeler döküntü gelir aklıma . Sanki hiçbir güruh seni taşıyamaz. Dil güzeldir başım gözüm üstüne ama sen dilden daha güzelsin. Seni dile indirgersem korkarım, bilirsin cambazları vardır o işin. Sen  dile düştün mü veyahut bir fotoğrafa bir resme, alırlar seni kendi bildiklerince türetirler, yorumlarlar. Korkarım. 
Ben mesela hiç yorumlamam seni. Ne bilirim ki senin gördüğün rüyaları. Karnın ağrıdığını. Kızdığını, kırıldığını; bilemem. Ben sadece paylaşırım seninle. Ama bilemem! Bilirim diyen yalan söyler! Ben senin güzelliğinde ancak kendimi
bilirim . 
Güzelim.
Bana senin resmin değil, nefesin lazım gelir. Gözümün görmesi değil fikrimin yaşaması gerekir. beni istemediğin zamanlar da bile hissettin mi tamam derim,

Yoksa elektriği kesilse kimsenin birbirini hatırlamayacağı bu yerde beni teknolojiye yazsan ne olur yazmasan ne olur! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder